HOŞGELDİNİZ

MERAKLI ÇOCUĞA HOŞGELDİNİZ??

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Güneş Sisteminin Oluşumu

GÜNEŞ SİSTEMİNİN OLUŞUMU
Üzerinde yaşadığımız Dünya’nın ve bizi ısıtan, Dünya’yı aydınlatan Güneş’in aslında hidrojen gazı atomlarının yoğunlaşmasıyla oluştuğu söylenir. Yani bu muazzam yapılar, Güneş, gezegenler, kuyrukluyıldızlar, gezegen uyduları, asteroitler hidrojen gazının bir tür tepkimesiyle oluşmuştur. Varsayım bu, ancak insana inanılmaz geliyor.

Güneş sisteminin oluşumunu açıklayan kuramlardan bugün için en kabul edileni Bulutsu Kuramıdır. Bu kurama göre Güneş ve Güneş sistemi yoğun halde bulunan hidrojen gazı başta olmak üzeri gaz ve toz bulutlarının dönmesiyle oluştu.
Güneş sistemini oluşturan gaz ve toz bulutu önce dağınık bir yapıdaydı ve dönme hareketi yapmaktaydı, ancak bu hareket oldukça yavaştı. Bir süre sonra bulutun bir yerinde yoğunlaşan maddenin kütle çekimi de artınca etrafındaki gaz ve toz bulutu daha hızlı dönmeye başladı. Döndükçe ısınan bulut merkeze doğru yoğunlaşmaya başladı. Merkezdeki bu yoğunlaşma bir süre sonra sıcaklığın artmasına ve bu da atomlar arası çarpışmalara neden olduğundan ilkel güneş ilk ışınımını yaymaya başladı. Merkezden uzakta kalan diğer toz ve gaz yapıları ise ilkel güneşin etrafında dönmeye devam ettiler. Yaklaşık 100 milyon yıl kadar sonra ilkel yapının içerisindeki hidrojen yoğunluğu ve basıncı füzyon olayını başlatarak Güneş’i enerjisini kendi sağlayan bir yıldız haline getirmiştir.

şimdi akla şu soru gelebilir. Güneş oluşturan bu yapıdaki gaz ve toz bulutu nereden gelmektedir? Bu soruyu Gökbilimciler de kendilerine sormuşlardır. Evrende yeni yıldız oluşum bölgelerine bakıldığında bu bölgelerin yakın zamanda (en az birkaç milyon yıl) patlamış bir süpernova sonucunda oluştuğu görülmüştür. Bu anlamda Güneş’in de bir veya birkaç süpernova patlamasının kalıntılarıyla oluştuğu düşünülmektedir.
Güneş etrafında dolanan gaz ve toz bulutunda da bir farklılaşma olmuştur. Aynı Güneş’in oluşum evresindeki gibi, toz ve gaz topluluklarının daha yoğun olduğu bölgelerde yeni oluşumlar meydana gelmiştir. Yoğun gaz topluluğu kendi etrafında dönerken yakınlarındaki gaz ve toz birikintilerini de kendine çekmiş ve yoğunlaşma başlamıştır. Bu olay ile gezegen oluşumu başlamıştır.
Peki gezegen oluşumu ile Güneş’in oluşumu aynı ise, bugün yapıları ve özellikleri neden farklıdır? Sorunun cevabı yukarıda Güneş’in oluşumunu açıklayan paragrafta gizli. Gezegenleri oluşturan topluluğun yoğunluğu ve basıncı yeterli gelmediği için füzyon olayı başlamamış ve bir süre sonra bu yapı soğumaya ve kabuk bağlamaya başlamıştır.
Güneş sistemindeki gezegenler karasal ve gaz gezegenler olmak üzere iki kısımda incelemek mümkündür. Merkür, Venüs, Dünya ve Mars iç gezegenleri yani karasal gezegenleri oluşturur. Bu gezegenler Güneşe yakın olduklarından ilk etapta yapılarında su, metan gibi elementleri barındıramamıştır. Bunun yerine metallerden oluşmuşlardır. Güneş’e iç gezegenlerden daha uzakta yer alan Jüpiter, Saturn, Uranüs ve Neptün ise metan ve hidrojeni tutabilmişlerdir.
Gezegenler, önce küçük toz ve taş parçacıkların birbirleriyle çarpışıp birleşmeleri ile büyümüşler, sonra daha büyük cisimlerle çarpışarak bugünkü şekline gelmişlerdir. Günümüzdeki gezegenlere düşen meteor ve göktaşı sayısı ile milyarlarca yıl önceki çarpışma sayıları arasında uçurum denilecek fark bulunur. Gezegenlerin ilk oluşum süreçlerinde oldukça sık çarpışmalar olmaktaydı. Çünkü gezegenler ile diğer cisimlerin yörüngeleri sürekli kesişmekteydi. Bugün ise bu olay çok sık olmamaktadır. Evet Dünya ve diğer gezegenler bazen meteor veya göktaşı bulutlarının içerisine girmektedir. Ancak bu topluluklar Güneş’in etrafında dolanan kuyrukluyıldızların bıraktığı kalıntılardır.

Gezegen oluşumu neden durmuştur peki? Gezegenler bölgedeki tüm gaz ve toz bulutunu bitirmişler miydi? Böyle bir şey söylenemez. Gezegen oluşumunun bir anda bitmesinin nedeni, enerji üretmeye ve fazla enerjisini çevresine yaymaya başlayan Güneş’in Güneş rüzgarı oluşturmaya başlamasıdır. Bu rüzgar daha hafif olan gaz ve toz yapılarını sistemden ileri itmiştir. Bu yapıların bir kısmı Jüpiter ve Saturn gibi devlerin etrafında şu anda dönmektedir. Örneğin Saturn halkalarının bu yolla oluştuğu tahmin ediliyor.
Mars ile Jüpiter arasında yeralan Asteroid Kuşağının nasıl oluştuğuna ilişkin ise bazı görüşler var. Bunlardan biri Jüpiter’in devasa kütlesinin çekimi nedeniyle bu bölgede gezegen oluşamadığını söyler. Diğer görüş ise bu bölgede bir zamanlar bir gezegen oluştuğunu ancak Jüpiter’in çekim etkisiyle parçalandığını belirtir. ılk görüş Gökbilim çevrelerinde daha inandırıcı bulunmaktadır. Çünkü asteroid kuşağında şekilsiz cisimler olduğu gibi Ceres gibi küresel yapıda gökcisimleri de yer almaktadır. Gezegenin parçalanması ile böyle küresel cisimler oluşamaz. Bu yapılar ancak Sistemin ilk oluşum evrelerinde oluşmuş olabilir. Ancak bunlar sadece görüş. Asteroid Kuşağının oluşumuna ilişkin olan kuramlardan hangisi daha doğrudur, bunu ilerleyen zaman gösterecek. Belki de bu güneş sisteminin oluşumunu açıklayan Bulutsu Modeli de doğrulayacak başka bir keşif olacaktır. Bu konuda GSD Gezegenler(Güneş Sistemi Dışındaki gezegenler) bize bilgi verebilirler. Bu anlamda bu tür gezegen sistemlerini bulmak önemli.
Güneşin sonu nasıl olacaktır?
Güneş’de tüm yıldızlar gibi 4,5 milyar yıl sonra mevcut hidrojenini bitirecek ve helyum atomları birleşerek karbona dönüştürmeye başladığında sıcaklığı çok artacaktır. Bu sıcaklığı azaltmak için hacmini arttıracak, soğuyacak tekrar büzüşecek. Bir süre sonra ise büyük bir patlama ile uzaya oksijen ve karbonunu atacak olan güneşimiz bir beyaz cüce olarak daha sönük olarak parıldayacak. Allahtan o günlere çok ama çok uzağız.

Hiç yorum yok: